24 Kasım 2009 Salı

öğretmenim

*hiç bir zaman öğretmen olmak gibi bir hayalim olmadı,

*kimi öğretmenimi hiç sevmedim,onlarda sevmediler!

*kimini her dediğini yapacak kadar çok sevdim, çünkü onlarda çok sevdiler!..

*her erkek çocuğu gibi ilkokul'da öğretmenime aşık oldum, ama hiç bir zaman söyleme ihtiyacı duymadım!.

*oturduğum masalar genelde her dönem sınıfın en arka köşesinde olduğundan matematik derslerinde öğretmen tarafından çokca ön sıralara davet edildim.Bu yüzden matematik öğretmenlerim ile ilişkilerim arka sıradan ön sıraya doğru yürürken attığım 5 adım süre içinde içimden ettiğim küfürlerden ve ''hocam şimdi bu benim ne işime yarayacak ki'' gibisinden cümlelerden ibaretti..

*Tarih,coğrafya ve edebiyat öğretmenlerim ile aram her daim en zirvedeydi, çünkü dersleri sevdiğim için doğal olarak onlarıda severdim, çünkü onlarda beni severlerdi.

bunlar gibi yazılabilecek bir sürü şey vardır elbet,
aslında çok sonra anlarız ki meğerse biz bütün öğretmenlerimizi çok severmişiz ama ne yazık ki bunu anlamak için araya biraz zamanın girmesini beklemişiz!.
hiç bir zaman öğretmen olmak gibi bir hayalim olmadı evet!.ama ne vakit olursa olsun öğretmenlerime sonsuz saygı duydum..

hem okul, hemde okul öncesi öğretmenleri,
hepsinin günü bugün..
24 Kasım ..
bütün öğretmenlerin, öğretmenler günü kutlu olsun ...


dipnot : kafama taş felan düşmedi,bu da ne şimdi denilebilir ama,
bugünü unutmamak gerekli!.
hem bakarsın belki bir öğretmen blog'a tıklar,
bu yazıyı okurda hatırlanıyorum deyip mutlu olur,
mutlu olunca güler,
çünkü o gülünce çok güzel!..

21 Kasım 2009 Cumartesi

hastayım

3 gündür hasta yatıyorum.!
şimdi her hasta olana domuz gribi yaftası vurulduğundan dolayı tırsmadım değil,tırstım!
şükür bugün daha iyiyim,
en azından bunları yazabilecek kadar!...

17 Kasım 2009 Salı

günaydın istanbul kardeş











Sabahları radyo'da ''günaydın istanbul'' diyen bir ses vardır!.
sizi bilmem ama
acayip mutlu eder beni!..
güneş vardır,
bir de son demleri ile geçip giden birazda üşüten ayaz!
bak işte bunu seviyorum ben!..

Gül renginde gün doğarken,
Boğazdan gemiler usulca geçerken
Gel çıkalım bu şehirden
Ağaçlar,gökyüzü ve toprak uyurken.. diye devam eden bir şarkı,
ve bu şarkıdan çalınmış bir duvar yazısı ;

Belki kuşlar geçer üstümüzden,
Kanatlanır senin ellerinden...

4 Kasım 2009 Çarşamba

pişmanmısın bab-ı ali ?

bir zamanlar kitap satan bi genç vardı hani..
bugün tezgahını açtığı o kaldırım üzerinden yürüyüp giderken hey gidi günler deyip inceden bir bakış attı eski mekanına,az birazda duygulandı!

biliyomusun; herhangi bir yayınevi'ne kapak atsaydı tamamdı o zamanlar,açtığı kitap tezgahı bahaneydi,para kazanmak gibi bir gayeside yoktu..

gün geldi,görüşmeye gittiği hokkabaz yayınevi müdürünün saçma bir ifadeyle; F klavye ile yazacaksın çocuğum! önerisine önce şaşırdı sonra da Q klavye ile yazınca ayıp mı oluyor ki? dedi,yani kopardı filmini.
almıyoruz kardeşim dese anlardı,lafı döndürüp dolandırmaya gerek yoktu ki!..

binadan çıktı,Cağaloğlu sokaklarında sigarasını yakıp hem yürüdü hemde kimseye belli etmeden ağladı ..
kısa süre sonra devlet konukevinde staj vakti gelmişti zaten, bir kaç bahanede kendisi buldu ve kapattı açık hava sahasına sahip tükanını !..

İstanbul Modern'deki kitap fuarında son kez standın başında bekleyip yaptı jubilesini fiili olarak edebiyat alemine!..
1 yıl sonrada sigortacı oldu zaten,
halen de bu mesleği icra etmektedir kendileri...

heyt be!..
5 yıl geçmiş,
ne çabuk!..