3 Eylül 2007 Pazartesi

pazar anatomisi

Pazar sabahı erkenden kalktım.
Hava yağmurlu İstanbul'da, aldırmadım.Kahvaltımı yapıp attım kendimi dışarıya...Metro'ya yürüyene kadar bugünü değerlendirme adına inceden planlar yaptım.Sadece huzur ve sessizlik istedim.
Yalnız ve kimsesiz bugünü sadece kendime ayırmak istedim hepsi bu.

SultanAhmet'de indim Metro'da.Hiç beklemedim...Topkapı Sarayı'nın bahçesinden Osman Hamdi Bey yokuşunu takiben Gülhane'ye indim.Sessiz ve ıssız Osman Hamdi Bey yokuşu...Bir iki asker var.Bir de ben...
Ses verse duvarlar o kadar çok anlatacakları var ki.Ama yapamazlar, sonsuza kadar susmaya mahkum belki de geçmişi özlüyorlardır.

Sonra Gülhane Parkının Sarayburnu çıkışında bulunan o sevdiğimiz cafelerin birinde oturdum.Biliyoruz ki tek bardak çay satılmıyor.Tek kişilk bir semaver aldım ve yalnızca bu şehri seyrettim uzun uzun.
Sigara mı yaktım, ve sessizlik..

Hava açıyor İstanbul'da.
yağmur dinerken Güneş iki dal arasından vuruyor yüzüme..
şimdi gitme vakti.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

çok hoş bir anı.bence geçmişte hatırlamamak istediginiz bir şey varsa,yeni bir sayfa açıp yola ordan devam etmelisiniz...ama eger hatırlanmaya deger kişiler yada şeyler varsa (deger verdiginiz şeylerse)o yoldan devam etmeli.en azından sevdikleriniz için tekrar denemelisiniz...

Adsız dedi ki...

sizde istanbul aşıgısınız galiba.istanbulu hiçbir yere değişmem.yazılarınızdan anladıgım kadarıyla sizde öle düşünüyosunuz...bir defteri kapatıp başka bir defter açmak tabiki zor.ama gerekiyorsa da mecburen yapılıyor...bu arada bundan oncekı yorumda bana aıttı ısmımı yazmayı unutmuşum...EBRAR...