vururuz sohbetin demine...
Öyledir hani, birbirimize benzeriz biz!.
En çok İstanbul'a aşığız, en sık Üsküdar'da ve Divanyolu'nda rastlaşırız,
bir yolunu bulur yürürüz inadına görmek istediklerimize.
Kani Çınar'ın dediği gibi ''maksat puştlar fitil olsun'' biz yürürüz...
Ummadığımız kadar kalabalığız aslında!.
Kimisi bu sebeple korkar bizden, kimisi başına tac eder..
Aynı karakterlerden etkileniyoruz mesela, aynı melodilerde takılıp kalıyoruz,
içimizden birisi Aliya dediği an gözlerimizde karda dua eden bir adamın
fotoğrafını canlandırıyoruz, bilge bir adamın!..

Gençliğimizi harmanlayan her ne ise işte onu yazanlardır onlar, ve en zor anda, şu hissiyatsız kalabalıklara en keskininden bir kaç sözü tekrarlayanlardır, ta ki hissiyatsızların anlayacakları an'a kadar...
Biz tabirinin tam merkezinde ki bir kaç adamdan birisidir mesela,
Tarık Tufan..
(1973-?) Özgeçmiş dediğin işte bu tire işaretidir, hepsi bu...
diyen, iyi şeyler söyleyen, söyledikleri ile çoğu zaman bizlere tercümanlık eden, sevdiğimiz, saydığımız, radyocu, yazar
ve tv programcısı bir adam...
Bir vakit ''Meksika Sınırı'' isimli program ile bizleri ekran başında esir
edebilmiş, yalnızca kitaplarında bahsettiklerinden uzun uzadıya bir yazı çıkarılabilecek, şimdilerde Kafa Dengi isimli program ile bizleri tekrardan ekran başında esir eden bir acayip adam!..
Günün birinde Ertuğrul Fındık soruyor Tarık Tufan'a;
''Ben seni tanıyorum, çok da fazla ortalıkta görünen biri değilsin.
Ancak buna rağmen seni sevenler sana enteresan bağlarla
bağlanmış, nasıl açıklıyorsun bunu?''
Cevaplıyor Tarık Tufan'da;
''Annem bana çok ortalıkta görünme evladım demişti, ben de ortalıkta görünmüyorum.
Ortalık denilen yer ürkütücü bir yer abi, millet dolaşsın, biz bir gün ortalığı toplamaya geleceğiz.
Bizi sevenler! Onlar da ortalıkta değiller, beraber takılıyoruz işte,
Allah, onların ellerini bırakmasın!''..
...
Kalabalığız, en çok İstanbul'a aşığız, en sık Üsküdar ve Divanyolu'nda rastlaşırız...
Öyledir hani birbirimize benzeriz biz, demli olan herşeyde güzeldir evet,
üstelik bizim kafamız yerinde, hamdolsun...