2 Mayıs 2009 Cumartesi

Panorama 1453

Bugün Serdar ile birlikte Panorama 1453 müzesine gittik ...
Hava son günlerin alışılmışı gibi kara bulutlar ile kaplı ve biz bilet kuyruğunda geleceği belli yağmura yakalanmadan içeriye girmenin planlarını kuruyoruz..
Nihayet sıra bizede geliyor ve adım atıyoruz içeriye..
Bilet 5 TL sadece, yalnız ziyaret 15-20 dakika arası, böyle az olduğunu felan sanmayın, fazlası ile yetiyor.
Bekleme salonundan müzeye çıkan karanlık merdivenlerin sonrasında muhteşem bi görüntü karşılıyor sizi, tek kelime ; bu kadar olur diyebiliyorsunuz ancak...
Sanki fetih günü oradaymış gibi bir yandan top sesleri diğer yanda mehter marşları, kafanızı ne tarafa çevirirseniz çevirin bu kutlu güne dair manzaralar...
Hiç bir boşluk yok duvarlarda, kusursuz bir çalışma,üstelik sadece resim değil 360 derece gördüğünüz, hemen önünüzde toza toprağa karışmış toplar, saplanmış ok'lar v.s. bir sürü o günden kalmış görünen gereçler var..
Kesinlikle tavsiye ederim gitmeyenler için..
Topkapı Şehir Parkı içerisinde panorama 1453.

eskidendi çok eskiden

Ey blog, sen bilmessin, çok sevdiğim bir ezgi vardı '' Ağlama Karanfil ''
kaç zaman sonra yeniden dinledim, ne çok özlemişim meğer, bir sigara yaktım, sonra bir daha, bir anısı varmı ki bende, yok diye hatırlıyorum, sanma sakın öyle, heveslenme, duygusala falan bağlamıyorum,
ama oku bak ne diyorum ;

Zamanı öldürmek üzere sayfalarda gezinirken bir sitede darvakit linkini görüp tıkladım bugün, bu bizim sürekli bahsi geçen darvakit mi diye soracaksan, evet ta kendisi cevabını alacaksın benden, açılmış tekrar, ama yöneticileri kim bilmiyorum, eskilerden kimsenin kalmadığı aşikar..

Senin henüz blogosfer'de varolmadığın zamanlarda hayatımıza blog kavramını sokan o güzelim edebiyat sayfasının adı işte, darvakit.
Yazıyorduk bizde 25 t kardeşim ile birlikte, düşüncelerimizi paylaşıyorduk, öğreniyorduk, öğretiyorduk, o vakitler sosyal paylaşım sayfaları yok, tek profilimiz bloglarda, kanıtlamak mı istiyorsun kendini, o zaman sarılmalısın kaleme..
Yaz bakalım çocuk, yazda, görelim maharetini.

Neler yazmış, neler paylaşmıştık, güzel güzel geçiniyorduk ki bir süre sonra bir şeylerden sebep anlaşamamıştık, biz kendimize göre, onlar kendilerine göre haklıydılar, öyle böyle sürüp gitmişti bir dönem, o vakitler şimdi ki gibide değildi, bloglar el üstünde tutuluyor, yurdum insanı blog sayfaları ile yeni yeni tanışıyordu, yıl 2003 sanırım, hey gidi günler..

Bilirmisin, pek bir kavga dövüş ayrılmıştık kendileri ile, biz aralıksız yazarken dışlanmış hissine kapılmıştık bir an, bildiğin istenmemek gibi, ne acı, birileri kapıyı dışarıdan kapatmamızı istiyor, biz direniyoruz!.
Sayfa edebi duruşundan çok karşılıklı atışmaların ortasında kalınca bir çoğu cemaat.com'a taşınmış, darvakit kapanmıştı.
Biz de kendi yolumuza gitmiştik tabi ki, saçma sapan sebeplerden yaşanan tadsızlıklar!! öyle ki sayha diye fikirdaş bir dostumuz vardı, bir süre sonra sokakta bu sayha deseler gidip yakasına yapışacaktık, öyle bir şeydi işte.

Tüm olanlardan sonra aylar geçmiş cemaat'de bir süre deneme yazmıştım, insaf edip üyeliğimi kabul etmişlerdi, e iyi de yazıyorduk vesselam! okuyorlar, beğeniyorlardı, sonra yine boşverip yazmadım, artık bir blog sayfası açmalıydım, hedef buydu, ey bloghane senden öncekiler ve senin temellerin o zamanlardan atılmıştı anlayacağın!.
25 t blog sayfasını açmış fakat yazmaya devam etmişti, bir süreliğine oralara yerleşmişti, buluşmalara katılmış, kaynaşmıştı, hatta adamı yıllar sonra Ankara'da asker iken bulmuşlar, ziyaret etmişlerdi..

İşte böyle blog, 6-7 seneyi geçmiştir bu bahsettiklerimin üzerinden, zamana bakar mısın?
Daha önemlisi o gün ki hayallerimiz ile bugün arasında ki farkın farkına bakarmısın?
Ne biliyim be yavrum aklıma geldiler işte,
bi garip oldum ama şimdi, yeminle..